Amazon.com’dan kitap sipariş ederken, dünyanın en ileri altyapı sağlayıcısı ile muhatap olduğunuzu hiç düşündünüz mü?
Çok temel bir soru ile başladık. Amazon.com’un ilk işi zaten buydu. Bildiğiniz basılı, ciltli kitap satarken, şimdi özenle işlettiği IT altyapısını satan bir numaralı “bulut bilişim” sağlayıcı hâline geldi.
Türkiye’de, Güney Amerika’daki muazzam Amazon nehri ve yağmur ormanı hakkında çok şey duymuş olsak da Amazon.com’un bu yönü hakkında çok bilgi dolaşmıyor. Yazımızla, hem bu gidişe bir dur diyelim hevesindeyiz. Hem de sizden gelen geri bildirimlere göre, bu konuyu deşip deşmemeye karar verme derdindeyiz.
Öncelikle, ufak bir ihtar sıkıştıralım araya. Bu satırların yazarı, bir yazılım geliştirici olduğu için, Amazon’un sağladığı servislere (Amazon Web Services - AWS) daha çok geliştirme perspektifinden bakacaktır. Ancak bu demek değildir ki altyapı tarafında da yorumları olmasın.
Nerede Bu Nehrin Yatağı?
Amazon.com’un hikâyesini tekar etme gayretine girmeyelim. Ama hikâyesinin hayli ilginç olduğunu vurgulamamız gerekiyor. “Nokta Com” denen patlamadan sağ çıkan nadir e-ticaret kuruluşlarından birisi. Adını Amazon nehrinden alıyor. Sebebi ise, “A” ile başlayan firma olup, alfabetik sıralamalarda üstte olmak. Logosunda A’dan Z’ye bir ok var ve bu da “biz her şeyi satarız” mesajı taşıyor. Ayrıca bu ok, bir gülen adam simgesi oluşturuyor ki “müşteri mutluluğu”nu hatırlatıyor.
Amazon.com, dünyanın bir numaralı e-ticaret mağazası olarak geçiyor. Kabul edersiniz ki bu denli devasa bir platformu yürütmek, işletmek, yine devasa altyapı yatırımı gerektiriyor. Amazon.com, iyi bir e-ticaret platformu nasıl yapılırsa, onu yapıyor ve neticede eline ciddi bir bilgi işlem (computing) gücü geçiyor.
İşte film burada başlıyor.
Firma, elindeki bu muazzam gücü kontrol edecek servisleri geliştiriyor ve geliştiricilerin hizmetine açıyor. Bu hizmetin adı da işte tam bu yüzden Amazon Web Services, kısaca “AWS” oluyor.
AWS, 2002 yılından beri var ama asıl ürünü, EC2’yi duyurduğunda, sene 2004 oluyor. EC2, “Elastic Cloud Computing” ifadesinin kısaltması. Dünyada daha “bulut bilişim”in adı yokken, AWS, ilk bulut altyapısını müşterisine sunmaya (kiralamaya) başlıyor.
EC2’ye Yakından Bakalım
Dünyanın değişik bölgelerinde AWS’nin kendine ait veri merkezleri bulunuyor. Şu an Kuzey Amerika’da üç adet, Avrupa’da - Güney Amerika’da tek ve Uzak Doğu’da da iki adet veri merkezi. Müşteri, istediği veri merkezi üzerinde istediği kadar sanal bilgisayar açabiliyor. Bu hizmet, AWS’nin kalbi ve adı EC2.
EC2, açacağınız farazi bilgisayarları hazır imajlardan seçmenizi istiyor. Bilgisayarınız verdiğiniz bilgilerle kısa sürede açılıp, kendine bir IP alıyor. Şahsi istatistiklerime göre, faal bir Windows 2008 R2 sunucu elde etmeniz 3 saniye ancak sürüyor.
EC2’de ister Linux türevleri kurun ister Windows sunucular. Hatta isterseniz, önceden ayarlanmış / optimize edilmiş açık kaynak uygulama paketleri (stack) de kurabilirsiniz.
Ücretlendirme, AWS’nin (çıktığı zamana göre) en yenilikçi tarafı. Genelde “hosting” firmaları, kiralanan makineler ya da paylaşımlı web alanları için hep aylık / yıllık bazda fatura keserler, bilirsiniz. EC2 zamanında radikal bir adım attı ve bunu saatliğe çekti. Burada makineniz kaç saat açık kalmış ise, o kadar saate para ödersiniz. Amazon, makinenizin harcadığı veri trafiğini de ayrı bir kalemde ücretlendiyor. Yine tükettiğiniz kadar ücret ödüyorsunuz.
Gördüğünüz gibi, EC2, bulut bilişimin temel prensiplerinden birisi olan “pay-as-you-go”yu (kullandığın kadar öde) ilk uygulayanlardan.
Saklama Kabı: S3
IT altyapısının en kritik parçalarından birisi de storage (saklama). AWS, verileri koyacağınız yeri S3 adında bir servisle adreslemiş: Simple Storage Service. (AWS’nin birçok servisi, “simple” ile başlıyor; aklınızda bulunsun.)
S3 verileri saklama konusunda uzmanlaşmış, ölçeklenebilir, güvenli bir seçenek sunuyor müşteriye. Esas amacı, tüm statik verileri web’e en performanslı şekilde sunabilmek.
Servisin ne yaptığını anlatabilmek için iki örnek yeterli olacaktır sanırım. Yeni nesil dosya saklama servisi Dropbox, kullanıcılarının tüm verilerini S3 üzerinde, kriptolayarak tutuyor. ABD’deki film izleme (streaming) sitesi Netflix, tüm içeriğini S3 üzerinde tutuyor ve AWS’nin diğer hizmetleriyle kullanıcıya iletiyor. Netflix, özel olarak kayıtlara geçen bir AWS başarı hikâyesidir ki ileride bahsetmek arzusundayız.
S3’ün ücretlendirmesi de kullanılan kapasiteye ve yapılan HTTP isteklerine göre şekilleniyor. Yine lüzumsuz para vermiyorsunuz.
AWS’yi Kimler Tercih Edebilir
Bizce, IT altyapısına bedel ödeyen herkes, meseleye bir de “bulut” seviyesinden bakıp AWS’yi değerlendirebilir. Bu kapsama start-up dediğimiz girişimler de giriyor, KOBİ’ler de giriyor. Her türlü Web sitesi yayıncısı da giriyor, araştırmacılar da giriyor.
Talebin değişken olduğu bir senaryo düşünün. Örneğin ÖSYM’nin sınav sonuçları yayınlaması. Özellikle üniversite sınavı sonrası, site ulaşılamaz hâle geliyor. Çünkü var olan bilişim kaynakları, talebe yanıt veremiyor. O an bu kaynaklara yenisini ilave etmek, ne kadar zor bir düşünün. Diyelim kaynaklar yetiyor. En kötü güne göre kurdunuz altyapıyı. Sınav sonucu açıklanmayan günlerde, iş yapmadan yatan bir bilişim gücünüz var artık. İşte Amazon.com kendi gücünü israf etmemek için boşta kalan kısmı kiralıyor. Siz de sabit bir bilgi işlem gücünü işletmenizin ortasına çiviyle çakmamak için AWS’yi tercih edebilirsiniz. ÖSYM de esnek sunucularla kurgulasaydı sistemini, değişen talebe göre kendini ayarlayan bir web sitesi sunar ve sınav sonuçlarını her zaman, en hızlı şekilde verebilirdi.
Geliştiriciler için AWS, bulunmaz bir AR&GE platformu. Bir geliştirici olarak, kişisel bilgisayarınızda ne kadar makine açabilirsiniz ki? Ya da kendinize kaç tane bilgisayar alabilirsiniz? AWS, size istediğinizi en kolay biçimde size vermiş durumda. Hangi kuvvette makine, hangi OS... söylemeniz yeterli. Geliştirme ortamı yapın, test ortamı yapın. İşiniz bitince kapatın, para yazmasın. Ziyaretçiniz artınca, ana iş sunucunuzu ölçekleyin, site yavaşlamasın.
AWS’de Daha Fazlası da Var
AWS’nin sunduğu servisler, artık onlarla ifade ediliyor. Hepsi çok iyi belirlenmiş, tam hedefe isabet servisler. Kimisi çok beğeniliyor, kimisi için “eh idare eder” deniyor. Ama yine de onsuz yapılamıyor.
Yazımızda, AWS ile ilgili ağzınıza bal çalmış durumdayız. Önümüzdeki bahislerde, servislerin iç detaylarına, örnek mimarilere (formasyonlara), diğer bulut tedarikçileriyle kıyasa (Azure, Rackspace, Terramark, vs.) doğru ilerlemek istiyoruz. Okuyucunun istekleri ile AWS’nin sundukları örtüşüyorsa ve bu konuda bir bilinç oluşmasına katkımız olursa, kendimizi şanslı sayacağız.
Görüşmek dileğiyle.